Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Ortega y Gasset’den "Gelenek şeyi ve Saeculum"

 

“… İnsanoğlunun hiç de küçümsenemeyecek bir sıklıkla yinelediği bir şey varsa o da soluk alıp vermektir ama kimse çıkıp da solumanın bir görenek olduğunu, insanın soluk alıp vermeyi gelenekselleştirmiş olduğunu söylemeyecektir. Ama bu -diyeceksiniz, hemen atılıp- organik bir refleksten başka bir şey değildir. İyi ya, ben de zaten bir çıkış noktası ve gönderme olsun diye söyledim. Tamam da, yürümek, adım atmak, sokaklar, yollar boyunca bacaklarını kımıldatmak, bu hiç de refleks bir hareket değildir, iradeyle yapılır ve tabii, bu da bir görenek değildir. Tersi de geçerlidir:
Öyle görenekler vardır ki, doğaları gereği seyrektir. Bazı büyük halklar yüzyılda bir törensel bir bayram kutlarlardı. Bunun en kutsal örneği ludi saeculares‘i, yani saeculum [yüzyıl] tamamlandığında yapılan dinsel oyunlarıyla Roma’ydı. Kimse bana Romalı birey için yüzyıl bayramı kutlamanın sık yapılan bir şey olduğunu söylemesin. Hem öylesine değildi ki, ulaklar yurttaşları oyunlara katılmaya özendirmek için, ad ludos, haydi oyuna, quos nec spectasset quisquam nec spectaturus esset diye bağırırlarmış. Suetonius’un Claudius’un yaşamında anlattığı üzere: “Ömrünüzde hiç görmediğiniz, bir daha da görmeyeceğiniz bayrama gelin.” Bir göreneğin mutlak seyrekliği bundan daha iyi anlatılamazdı.
Bu arada -şöyle bir göz ucuyla bakıyoruz- bu göreneğin bir bireye ait değil, özde bireylerüstü bir gelenek olarak ortaya çıktığını gözlemliyoruz; Falan filan Romalı’nın değil… Roma’nın bir geleneğiydi bu. Roma bir insan değildir, bir halktır, bir toplumdur. Bundan da belli olduğu üzere, görenekler bireylere değil, topluma aittir. Alışkanlıklar edinen, alışkanlıklar yaratan toplumdur. Eğer biz şimdi saeculum‘un tam ne olduğunu anlatabilirsek, yüzyıl bayramının kökten seyrekliği daha da açık seçik ortaya çıkacaktır; saeculum insani açıdan en yürek sızlatıcı, en doğrudan yaşamsal, yani yaşanmış, yalnızca insan yazgısının deneyiminden çıkarılmış fikirlerden biridir.
Elbette ki, saeculum yani yüzyıl, o aptal iki sıfırıyla ondalık sistem denen kabasaba zaman ölçümüne vurulan uzun zaman birimi, saatlerin saygısız ve umursamaz titizlikleriyle ölçülebilecek bir süre değildir. Saeculum yaşamın herşeyi gibi özü gereği belirsiz bir zaman birimidir: O kadar eski bir fikirdir ki Romalılar’a bile ait değildir; gerek kavram gerekse sözcük Roma öncesine, Etrüskler’e değin uzanır ve Etrüskler’in herşeyi gibi yürek burkucu, gizemli, tedirginlik vericidir.”



Ortega y Gasset, İnsan ve “Herkes”, Çev. Neyriye Gül Işık, Metis Yay., 1995, s.190-191.

Yorum bırakın